Uzaylılar Neden Belirli Bir Şekilde Tasvir Edilir?
- Hemrin Avasin Acer

- 3 Eki 2023
- 7 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Oca 2024
Var olduğunu bilmediğiniz bir şeyin fiziksel görünümünü nasıl tasvir edersiniz? Bu, insan aklını en uç sınırlarına kadar genişletebilecek zorlu bir görev gibi görünüyor. Lakin dünya çapında ve tarih boyunca yazarlar, sanatçılar ve sıradan insanlar bu görevi üstlenmişlerdir ve mitoloji bu olgunun mükemmel bir örneğidir. Antik Yunan'da, Aztek İmparatorluğu'nda ya da Viking Dönemi'nde yaşayan insanlar, varlıkları teyit edilmeden, hatta gözlemlenmeden, tanrılarını, tanrıçalarını, efsanevi yaratıkları ve krallıkları en renkli ve zekice şekillerde yaratmışlardır. Mitolojiler, insanlığın fikir ve ahlaki dersler aktarmada hikâyelerin önemini ya da bizden daha yüksek bir ruhani düzeyinde var olan ve farklı yaratılmış varlıklara inanmaya meyilli olmamıza atfedilebilir.

Günümüzün mitolojileri bilim kurgu ve fantastik hikâyelerdir. Tabi ki de pek çok açıdan farklıdırlar. Viking zamanlarında yaşayan Antik Yunanlılar, Aztekler ve İskandinavlar hayal güçlerinin yaratımlarına taptıkları için mitolojinin güçlü dini çağrışımları vardır. Bilimkurgu ve fantastik hikâyelerin bağlamı bu duruma benzemez. Göreceli olarak daha modern olan bu öykülerin, özellikle de bilim kurgunun amacı, insanlığın evrende bizden başka neyin veya kimin var olabileceğine dair sorularımıza yanıt vermek gibi görünüyor; bunlar, hayran kalacağımız manevi, doğaüstü ve başka dünyaya ait bir şey için sürekli arayışımızın tezahürleridir. Bu durum son derece ironik çünkü bilim kurgu hikâyelerini biz yaratıyoruz, bu yaratımlar için betimlemeler öneriyoruz ve ahlaki standartlarımızı bu hikâyelerden alınacak dersler olarak atfediyoruz. Bilim kurgu, çoğu edebiyat gibi insanın hayal gücünün ürünü olduğundan, bilim kurgudaki fikirler ve tasvirler birbirlerinden derin olarak etkilenmişlerdir. Bu, uzaylıların neye benzeyebileceğini düşündüğünüzde; sizden önce aynı soruyla karşılaşan ve yanıtlarını şu veya bu şekilde başkalarıyla paylaşmış olan birinin fikirlerinden etkilenmeden sorularınıza cevap bulamayacağınız anlamına geliyor. Bu yazıda uzaylı tasvirlerinin tarih boyunca birbirini nasıl etkilediğini ve bilim kurgunun bilimsel araştırmalarla nasıl etkileşime girdiğini tartışmak istiyorum. Son olarak uzaylıların çeşitli tanımlarını incelerken karşımıza çıkan insan doğasına dair varoluşsal bir soruya değinmek istiyorum.
Uzay ve “Küçük Yeşil Adam” Tasvirlerinin Tarihi
Lucian Samosata'nın MS 2. yüzyılda Yunanca yazılmış Vera Historia'sı genel olarak "yerleşik hayatın bulunduğu başka gezegenlere yapılan yolculukların anlatımlarının öncüsü" olarak tanımlanır (Clark, 2006). Gökyüzünde seyreden bir geminin aya doğru sürüklenip gemidekilerin orada zaten bir yerleşim olduğunu öğrenmesinin öyküsünü anlatıyor. Bu hikâyeye ve onun varyasyonlarına dayanarak yüzyıllar boyunca çok sayıda uzay keşfi hikâyesi yazıldı. "Küçük yeşil adamlar" olarak adlandırılan, bilim kurgu camiasında en çok karşılaşılan uzaylı tiplemesinin izleri muhtemelen 12. yüzyıl İngiliz efsanesi Woolpit'in Yeşil Çocukları'na (Weisberger, 2016) kadar dayandırılabilir. Efsane; İngiltere’nin Woolpit Bölgesinde birdenbire ortaya çıkan, yeşil ve hastalıklı görünümlü deriye sahip ve yalnızca yeşil fasulye yiyebilen kardeşler hakkındadır. Wykes'li Sir Richard de Calne, biri erkek biri kız olan çocukları evine alır ve onlara yiyecek bir şeyler verir. Çocuklar bilinmeyen bir dil konuşmaktadır ve kasabadaki insanlarla iletişime geçmeleri için İngilizce öğrenmeleri gerekir. İngilizce öğrendikten sonra kasaba halkına, geniş bir nehrin karşısında parlak bir yerin görülebildiği, tamamen ve sonsuz karanlığa gömülmüş bir ülkeden geldiklerini ve Woolpit'e nasıl ulaştıklarını bilmediklerini söylerler. Efsanenin popüler bir manası, çocukların başka bir gezegenden geldiğini ve hikâyenin birçok yeniden tasavvura ve yeniden anlatıma ilham vererek mevcut uzaylı algımızı güçlü bir şekilde etkilemiş olan "küçük yeşil adamlar" stereotipinin doğuşuna işaret ettiğini belirtir. Ek olarak, hikâyenin çeşitli sürümleri, onun uzaydan gelen yaşam formları ile ilgili kurgudan ziyade gerçek hayattaki bir olayı açıkladığını öne sürüyor. Bazıları yeşil cildin arsenik zehirlenmesinden kaynaklandığını iddia ederken, bazıları da çocukların aç Flaman göçmenler olduğunu öne sürüyor (Clark, 2006). Her iki durumda da "küçük yeşil adamlar" edebiyatta sıkça gözlemlenen bir bilim kurgu tiplemesidir ve bu tiplemenin modernleştirilmiş yorumları kitaplarımızda, filmlerimizde ve TV şovlarımızda mevcuttur.

Küçük Yeşil Adamlar’ın Modern Yorumları ve CGI ile VFX Teknolojisinin Etkisi
Bilimkurgu edebiyatında "küçük yeşil adamlar" ifadesinin doğrudan ilk kez geçtiği yer, Harold Lawlor’ın 40'lı yıllarda yazdığı Weird Tales kitabında yer alan Mayaya'nın Küçük Yeşil Adamları adlı öyküdür (Weisberger, 2016). Ayrıca, uzaylı istilacıların tehlikeliden çok sinir bozucu işgalciler olarak tanımlandığı 1990 tarihli Martians, Go Home (Marslılar, Eve Dönün) romanında da “küçük yeşil adamlardan” bahsediliyor. Hem Star Trek: Tomorrow is Yesterday (Star Trek: Yarın Dün) hem de Doctor Who: The Remembrance of the Daleks (Doctor Who: Daleklerin Anılması) gibi bilim kurgu dizilerinde de küçük yeşil adam tiplemesi bulunmaktadır. Aynı zamanda 1965'te Great Gazoo karakterinin tanıtıldığı Çakmaktaşlar gibi çizgi filmler ve hatta Oyuncak Hikâyesi’nde de küçük yeşil adamlara rastlanabilir.

CGI (Bilgisayarla Üretilen Görüntü) ve VFX (Görsel Efektler) teknolojisinin hızla gelişmesiyle birlikte, dünya dışı yaşamın beyaz perdede tasviri son yıllarda çarpıcı bir değişim yaşadı. Uzaylı formlarını tasvir eden ilk film, 1902 yılında Georges Méliés'in yönettiği Ay’a Seyahat’tir (Vox, 2018). Ay’a Seyahat’teki uzaylıların fiziksel görünümleri insanlarınkinden pek farklı değildi çünkü o zamanlar mümkün olan tek özel efektler kumaş kostümlerdi. CGI, VFX ve bazen de SFX (Özel Efektler) makyajıyla; uzaylıların daha karmaşık görsel temsilleri mümkün hale getirildi.
Bir dönem uzaylıların görsel temsilleri, uzaylılarla karşılaştıklarını iddia eden kişilerin sağladığı açıklamalardan ilham alınarak tasarlanmıştır (Britt, 2017). Bu uzaylıların büyük oval gözleri ve gri tenleri olması muhtemeldir. Steven Spielberg'in yönettiği Üçüncü Türden Yakınlaşmalar filmindeki uzaylılar bu olgunun bir örneğidir.
En etkili bilim kurgu dizilerinden biri olan Star Trek, farklı uzaylı türlerini oluşturmak için yoğun şekilde protez makyaj kullandı. Makyaj sanatının önde gelen isimlerinden Michael Westmore, gerçek dinozor omurlarının yapısını kullanarak Star Trek için 100 farklı uzaylı tasarımı yarattı (Britt, 2017).

Westmore otobiyografisinde şöyle yazıyor: "Gözler ve ağız, uzaylılar ve insanlar arasındaki iletişim pencereleridir." (Britt, 2017) Westmore, hayvanların fizyolojik özelliklerinden yararlanan tek tasarımcı değildi. Alien: The Covenant'taki uzaylı türü "neomorf", derin deniz köpekbalıklarının nadir bir türü olan goblin köpekbalığından ilham alınarak yaratılmıştır. (Vox, 2018).

Üçüncü Türden Yakınlaşmalar ve Star Trek ‘de uzaylılar hâlâ herhangi şekil veya biçimde insanlara benzemekte. Buna karşılık, The Alien, Arrival ve The Edge of Tomorrow gibi filmler, doğrudan bir kâbustan çıkmış, gerçekten ruhani olan ve dünyevi olmayan yaratıkları tasvir ediyor. Bu filmler, uzay sakinlerini görselleştirmeye yönelik, "uzaylılarla karşılaşan" insanlara ilişkin anlatımlardan ve geleneksel "küçük yeşil adamlar" tiplemesinden farklı bir yaklaşıma örnek teşkil ediyor. Bu, bilim kurgu filmlerinde ve edebiyatında insanların kalıpları kırdığı ve uzaylı tasvirlerindeki çeşitliliğin genişletildiğini gösteriyor.

Bu Uzaylı Tasvirleri Doğru mu?
Olası dünya dışı yaşam formlarının fizyolojik, fiziksel ve biyolojik özelliklerini araştırırken astrobiyologlar ve zoologlar işbirliği yapar ve kendi çalışma alanlarına ilişkin bilgilerini bir sonuca varmak için birleştirirler. Oldukça popüler olan bu araştırma alanında ortaya atılan bir teori, Dünya'daki yaşamda gözlemlenen evrimin temel ilkelerinin uzaydaki yaşam için de geçerli olduğunu öne sürüyor. Uluslararası Astrobiyoloji Dergisi'nde yayınlanan bir araştırma makalesi, dünya dışı yaşamın doğal seçilime tabi tutulacağını ve aşırı koşullar nedeniyle kaçınılmaz olarak genetik çeşitliliğin ortaya çıkmasına neden olacak önemli geçişler yaşayacağını iddia etti (Oxford Üniversitesi, 2017). Oxford Üniversitesi'ndeki bilim insanları tarafından yazılan makale, uzaydaki yaşamın farklı karmaşıklık düzeylerinde nasıl görünebileceğine dair çeşitli tahminler de içeriyordu.

Dünyadaki hayvan yaşamının uzaylılar hakkında neler ortaya çıkardığını anlatan bir kitap kaleme alan yazar ve zoolog Arik Kershenbaum şunları söylüyor:
"Zooloji çalışması veya biz zoologların bilimimizi nasıl sürdürdüğü, her zaman 'neden' sorularını sormakla ilgilidir. Hayvanların neden böyle olduklarını, neden öyle göründüklerini, neden öyle davrandıklarını sormaktır. Ve tüm bu 'neden' sorularının cevabı her zaman evrime, evrimsel ilkelerin bu hayvanlar üzerinde farklı şekillerde etki etmesine bağlıdır. Dolayısıyla, bunca zamandır Dünya'da hayvanları inceleyerek gözlemlediğimiz evrimsel ilkelerin evrensel olduğunu öne sürmek o kadar da çılgınca bir iddia değil. Dünyadaki hayvanların birbirini yemesine neden olan biyolojik ve evrimsel prensipler, temel kanunlar hâlâ aynı olduğu için, diğer gezegenlerdeki canlıların birbirini yemesini sağlayacaklar.” (CBC Radyo, 2022)
Daha da önemlisi, Kershenbaum’un ve bu bilim alanında çalışan birçok araştırmacının savunduğu bu teori, insanlarla benzer teknolojik gelişmelere sahip bir uzaylı türünün benzer bir evrim sürecinden geçmesi gerektiğini, yani akıllı uzaylı yaşamı ile insan yaşamının birbirine benzer görüneceği anlamına geldiğini öne sürüyor.
Bilimsel araştırmanın her alanında olduğu gibi, bazı bilim insanları bu önermeye katılmıyor. Bu bilim adamlarından biri de UC Berkeley'deki SETI Araştırma Merkezi Direktörü Andrew Siemian şöyle açıklıyor: "Bize benzeyeceklerine inanmamız için hiçbir nedenimiz yok. İnsanın fiziksel formu milyarlarca yıllık evrimin sonucudur. Yaşamın gelişiminin uzayda Dünya'dakine bu kadar benzer olacağına inanmak için hiçbir neden yok." (Vox, 2018)
Sonuç olarak; Uzay araştırmalarının zorluğu ve olası yabancı türler hakkındaki bilgi eksikliğimiz nedeniyle, uzaylı yaşamının var olduğunu bildiğimizi varsayarak bile, uzaylı yaşamının neye benzediğini kesin olarak söyleyemeyiz.
İnsanlar Neden Uzaylı Yaşamını Bu Şekilde Tasvir Ediyor?
Bu yazıyı bitirmek için heyecan verici ve biraz da varoluşsal bir soruya değinmek istiyorum: "İnsanlar neden uzaylıları bu kadar uzun süre çarpıcı biçimde insana benzer şekilde tasvir etti?" Garip alınları, büyük oval gözleri ve gremlin elleri olsa bile çoğu uzaylı tasviri benzersiz bir şekilde antropomorfiktir. Pek çok bilimkurgu filminde çalışmış olan görsel efekt uzmanı Charley Henley şunları söyledi: “Birçok tasarım insan anatomisiyle bağlantılı ve bence ortak tema da bu. Uzaylıların içine çok fazla insan koyduk.” (Lee, 2018)
Üstelik uzaylılar, insanlara benzer şekilde davranıyor. Ya meraklıdırlar, çocuksulardır ya da yıkıcıdırlar, bazen de duygusuzdurlar. EMP Müzesi küratörü Brooks Peck bu konu hakkında soru sorulduğunda şu yanıtı verdi: “Bazıları insanlığın tek bir yönünü alıp onu güçlendiriyor. Küçük Yeşil Adamlar ‘da görüldüğü gibi mızmızlık ve sorun çıkarmaya düşkünlük olabilir. 'E.T.' filminden 'En sevdiğim Marslı'daki Dünya Dışı Martin Amca veya 'Mork ve Mindy' TV şovundan Mork gibi diğer karakterler çocuksu masumiyeti ve merakı temsil etmekte. Diğerleri insanlığın daha karanlık bir yanını temsil ediyor: 'Uzaylı' film serisindeki acımasız, şekil değiştiren yaratıkları veya 'Star Trek.'” (Weisberger, 2016)
Görünüşe göre bilim kurgu filmleri ve edebiyatı, izleyiciye felsefi bir soru sunmak için uzaylılara insana benzer özellikler ve davranışlar atfediyor. Bizi insan yapan şeyin ne olduğunu ve uzaydan gelen bir canlıya da birbirimize baktığımız gibi bakıp bakamayacağımızı merak etmemize neden oluyor. Arik Kershenbaum bir röportajında şunları söylüyor: “Bilim kurgunun rolü, insan doğasının zor yönlerini inceleyebilmemiz için sağduyumuzu biraz askıya almamıza izin vermektir. Hiçbir duygusu olmayan bir Vulkan ya da savaşçı ve onur odaklı Klingonlar bunun ne anlama geldiğini keşfetmemize olanak sağlıyor, bunu insan olmanın zorluklarını keşfetmenin kolay bir yolu haline getiriyor. Dolayısıyla bu anlamda çoğu bilim kurgu, uzaylı yaşamının nasıl olacağıyla ilgili değil.” (CBC Radyo, 2022)
Bilim kurgu hikâyelerinin uzaylılardan çok insanlarla ilgili olduğu birçok kişi tarafından sayısız kez söylenmiştir. Bilim kurgu, teknolojik açıdan gelişmiş ortamların, yabancı türlerin ve uzay araştırmalarının süsleme olduğu yerdir. Ortaya attıkları sorular ise bizimle ilgili: “Yalnız mıyız; galaktik bir felaket durumunda kendimizi kurtarmak için gerekenlere sahip miyiz; yalnız değilsek komşularımıza ne kadar benzeriz; sandığımız kadar güçlü ve baskın mıyız, yoksa fethedilebilir miyiz; eğer galaktik bir felaketle karşı karşıya kalırsak, buna sebep olan biz mi olacağız?” Bu anlamda uzaylılar, kendimiz hakkında öne sürmeye çalıştığımız anlatıya hangi tasvirin uyduğuna veya hangi soruları yanıtlamaya çalıştığımıza bağlı olarak insansı veya canavar gibi görünecek. Brooks Peck'in belirttiği gibi: "Bilim kurgu dünyaları, gerçek dünyayla yakından eşleşebilir veya önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Ancak uzaylı karakterleri ne kadar tuhaf görünse de - dev dokunaçlı canavarlar, insansı zaman yolcuları ve hatta küçük yeşil adamlar - tüm bilim kurgu dünyamızın bir aynasıdır. Uzaylılarla ilgili her hikâye bizimle ilgili bir hikâyedir." (Weisberger, 2016)
Kaynaklar:
Resimler
Kapak Resmi
https://tr.pinterest.com /pin/351912464434951/
Resim 1
https://www.thecollector.com /12-olimpiyatçılar/
Resim 2
https:// the-line-up.com/green-children-of-woolpit
Resim 3
https://en.wikipedia.org/ wiki/The_Great_Gazoo
Resim 4
https://www. goodreads.com/book/show/439064.Martians_Go_Home
Resim 5
https://time .com/4412821/star-trek-tv-aliens/
Resim 6
https://aliens.fandom .com/wiki/Mimic_(Edge_of_Tomorrow)
Resim 7
https://www.ox.ac.uk/news/2017-10-31-aliens-may-be-more-us-we-think
Makaleler
Uzaylılar bize düşündüğümüzden daha çok benziyor olabilir. (2017, 31 Ekim). Oxford Üniversitesi.
Uzaylılar filmlerde sıklıkla bize benziyorlar; gerçek hayatta da bize benzeyecekler mi? (2022, 22 Ocak). CBC Radyosu.https://www.cbc.ca/radio/quirks/jan-29-130-000-new-viruses-discovered-chimpanzee-social-learning-what-s-moving- tektonik-levhalar-ve-daha fazlası-1.6329726/uzaylılar-filmlerde-sıklıkla-bize-benzerler-gerçek hayatta-bize-benzerler-1.6329727
Britt, R. (2017, 19 Mayıs). Kırışıklıklar, dokunaçlar ve oval gözler: Uzaylı tasvirleri nasıl gelişti. CNN. https ://edition.cnn.com/style/article/alien-like-no-other/index.html
Clark, J. (2006). “Küçük, Savunmasız ET'ler”: Woolpit'in Yeşil Çocukları. Bilim Kurgu Çalışmaları, 33(2), 209–229. http://www.jstor.org/stable/4241432
Lee, D. (2018, 15 Mart). Neden uzaylıları böyle hayal ediyoruz? Vox.
Levin, S., Scott, T., Cooper, H. ve West, S. (2019). Darwin'in uzaylıları. Uluslararası Astrobiyoloji Dergisi, 18(1), 1-9. doi:10.1017/S1473550417000362
Weisberger, M. (2016, 12 Temmuz). Uzaylıları neden 'küçük yeşil adamlar' olarak hayal ediyoruz? WordsSideKick.com. https ://www.livescience.com/55370-why-are-aliens-little-green-men.html
Videolar
Vox. (2018, 14 Mart). Uzaylıları neden bu şekilde hayal ediyoruz? [Video]. Youtube. https://www.youtube.com/watch?v=nvq94pW4l6o&pp=ygUjd2h5IHdlIGltYWdpbmUgYWxpZW5zIHRoZSB3YXkgd2UgZG8%3D

Konu etkileyici, araştırma doyurucu, dili sürükleyici. Devamını dilerim.
Yüksel Acer
Çok güzel bir yazı olmuş. tebrikler Hemrin 👍